Bu yazı, üniversite sınavı ve sonrasında hukuk tercih edecek hem genç öğrencilerimize hem de her zaman yanımızda olan ailelerimize dair bir tavsiye içerecektir.
Günümüzde çoğu kişinin hukuk eğitiminin içinde bulunduğu zor koşulların varlığını bilmesine rağmen, neden halen sürekli ve yoğun şekilde tercih ediliyor? Çünkü günümüz Türkiye’sinde hukuk okumanın dayanılmaz vazgeçilmezliği halen sürmektedir. Peki, gerçek bu kadar basit mi ?
Öncelikle,2020 yılında Hukuk fakültesine girdiğimizde şu anki gibi aşırı sert bir bir manzaranın olduğunu bilmiyorduk açıkçası. Sadece avukat sayısının fazla olduğunu biliyorduk ancak fakülteyi bitirince hakimlik sınavı kazanmak isteyerek büyük bir hevesle başladığım fakültemi hayal kırıklığına uğrayarak bitirdim. Kısaca geldik, gördük ve boşluğa düştük. Fakültede okurken yaşayacağımız zorlukların artacağına dair ilk sinyali ilk HMGS sınavı haberiyle geldi ardından biz bitirene kadar hem çok ciddi sayıda avukat sayısı arttı hem de hakimlik-savcılık gibi mesleklere giriş şartlarını oldukça zorlaştırdılar. Yani artık daha da zor bir durumu elimizde bulduk. Artık hakim olmak için fakülteyi bitirip, HMGS’yi geçip, hakimlik sınavını geçip ardından mülakatı geçmeniz bekleniyor. Tabi daha sonra 3 yıl zorunlu yardımcılık süreci ve onlarca sınav da sizi bekliyor. Bu 3 yıl kadar da hakim olarak zorunlu hizmet süreniz var. Süreç içerisindeki sınavları da unutmayalım.
Şimdi gelelim, Hmgs Sonuçlarına herkes ilk ve özellikle ikinci sınav sonuçlarına oldukça şaşırmış. Ancak işin içinde olan bize göre durum çok şaşırtıcı değildir. İlk sınav için toplam başvuru sayısı: 9.336 Başarı sayısı: 3.901Başarı oranı: %41,8 bu gayet normal ve hatta rasyonel olmayan bir sonuç olarak görülebilir ancak 2.sınav 5.912 başvuran, sınava giren 5.818’den ise yalnızca %23.81’i barajı geçti. İşte bu daha gerçek bir sonuç olarak görülebilir.(Kişisel deneyimim gereği bu tarz sınavlarda üst düzey mevzuat bilmek ve özellikle özel hukuk alanında biraz da yorum yapabilme temellidir.)Bu sonuç en doğal olarak, hemen bu sorun öğrenciye yüklenebilir oysa öğrenci çalışması bunun sadece bir ayagı. Peki bu oranın sebebi düşük öğrenci kalitesi mi? Eğitim kalitesi mi? Sınav içeriği mi?
Bana göre burada en başat faktör hukuk fakültelerinin verdiği eğitim, akademisyen ve yan sonuç olarak düşük öğrenci kalitesi. Türkiye de toplam olarak 90 hukuk fakültesi bulunmaktadır. 3 büyükşehir dışındaki pek çok üniversitenin hukuk fakültesinde yıllardır kadrolarda ya hiç ya da 1-2 gibi vasat sayıda prof. olduğu-ki bölümler kapanmasın diye- kadroların çoğunluğunda arş. Gör. Olan ama onu yetiştirecek dr. veya üstü kişi olmadığı gerçekliği mevcut. Fakat bunların ciddi mezun sayısı verdiği gerçeği de ayrıca göz önünde. 3 büyükşehirdeki vakıflara gelirsek eğitimden çok ticari kapasite artışı olarak sosyal bilimleri seçen bu kuruluşlar için en ucuz kar marjı aracı. Ki bu düşünceyle açılan onlarca vakıf üniversitesinin ilk yaptığı şey hukuk ve iibf açmaktır. Çünkü masa-sandalye ve biraz kitap dışında masrafı yoktur. Az sayıda akademisyen ile de işi götürebilirsiniz. Okullarda yetersiz eğitimin tetikleyici unsurları özellikle düşük öğrenci profili (Taban ve tavan arasında sıralama farkı özellikle vakıf üniversitelerinde aşırı farklarda) ve çoğu hukuk fakültesinde bunun aksine davranan meslek etiğiyle davranan hocaların ve fakültelerin varlığına rağmen sadece slayt veya kitap okuyan öğrenciye hiçbir ekstra bilgi katmayan veya ögrenmeye teşvik etmeyen akademisyenlerin giderek sayısının artmasıdır.
İkinci olarak da, yıllar içinde 200.000’avukat sınırına ulaşarak mesleğimiz her geçen gün kendine yeni iş alanlara arayarak rekabet oluşturmaya çalışsa da bu zor özellikle günümüzde. Bu artış karşısında, TBB ve ilgili kurumların engelleyin çağrısına rağmen barajda veya kontenjan da (devlet hukuklarında 2.öğretimin kapatılması ve Hmgs’nin gelmesi istisnaları hariç) hiçbir sınırlama olmaması ve yurttaşın en çok sıkıntı çektiği ve yakındığı konunun adalet olması gerçeği işte bu sonuçlarda vücut bulmuştur. Bir diğer açıdan hukuk eğitiminde büyük ağırlık noktası olan vakıf üniversitelerinin Ay’daki dayanak maddesine rağmen kar marjıyla hareket etmesi- hatta ticari şirket veya vergi tahsildarı gibi konuma erişimi- politikasının bu sonuçlarla iflas ettiğini görüyoruz.
Özetle, bu değerlendirmem içinde bulunarak bizzat yaşadığım hukuk eğitiminin içinde bulunduğu durumu ne eksik ne fazla olarak yansıtıyor. Tabi ki, hiç kimse size iş garantili gül bahçesi vaat etmiyor. Ancak elinizde eğer başka bir tercih imkanı varsa bununla kıyaslayıp değerlendirirseniz rasyonel sonuca ulaşacaksınız. Son bir tavsiye eğer ki sosyoekonomik olarak orta ve alt sınıf içinde bulunuyorsanız ve çok iyi puan aldıysanız ya tam burslu olarak orta iyi –iyi vakıf seçimi ya da iyi bir devlet tercihinde bulunun ama durumunuz aksiyse rasyonel kıyaslamaya çok önem verin aksi kesinlikle pişmanlık silsilesi doğuracaktır.
Adalete dair sonsuz inancımla,





Düşünmek özgürleştirir ise o zaman sende fikrini belirt.